بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

أَمْ لَكُمْ سُلْطَٰنٌ مُّبِينٌ ١٥٦

Yoksa sizin apaçık bir deliliniz mi var?

– Diyanet İşleri

فَأْتُواْ بِكِتَٰبِكُمْ إِن كُنتُمْ صَٰدِقِينَ ١٥٧

Eğer doğru söyleyen kimseler iseniz getirin (bu delili içeren) kitabınızı!

– Diyanet İşleri

وَجَعَلُواْ بَيْنَهُۥ وَبَيْنَ ٱلْجِنَّةِ نَسَبًاۚ وَلَقَدْ عَلِمَتِ ٱلْجِنَّةُ إِنَّهُمْ لَمُحْضَرُونَ ١٥٨

Allah ile cinler arasında da nesep bağı kurdular. Oysa cinler de kendilerinin Allah’ın huzuruna getirileceklerini bilirler.

– Diyanet İşleri

سُبْحَٰنَ ٱللَّهِ عَمَّا يَصِفُونَ ١٥٩

Allah, onların nitelendirdiği şeylerden uzaktır, yücedir.

– Diyanet İşleri

إِلَّا عِبَادَ ٱللَّهِ ٱلْمُخْلَصِينَ ١٦٠

Ancak Allah’ın ihlâslı kulları bunlar gibi değildir.

– Diyanet İşleri

فَإِنَّكُمْ وَمَا تَعْبُدُونَ ١٦١

(161-163) (Ey müşrikler!) Ne siz ve ne de taptıklarınız, cehenneme gireceklerden başkasını kandırıp Allah’ın yolundan saptırabilirsiniz.

– Diyanet İşleri

مَآ أَنتُمْ عَلَيْهِ بِفَٰتِنِينَ ١٦٢

(161-163) (Ey müşrikler!) Ne siz ve ne de taptıklarınız, cehenneme gireceklerden başkasını kandırıp Allah’ın yolundan saptırabilirsiniz.

– Diyanet İşleri

إِلَّا مَنْ هُوَ صَالِ ٱلْجَحِيمِ ١٦٣

(161-163) (Ey müşrikler!) Ne siz ve ne de taptıklarınız, cehenneme gireceklerden başkasını kandırıp Allah’ın yolundan saptırabilirsiniz.

– Diyanet İşleri

وَمَا مِنَّآ إِلَّا لَهُۥ مَقَامٌ مَّعْلُومٌ ١٦٤

(Melekler derler ki:) “Bizim her birimizin bilinen bir makamı vardır.”

– Diyanet İşleri

وَإِنَّا لَنَحْنُ ٱلصَّآفُّونَ ١٦٥

“Şüphesiz biz (orada) saf duranlarız.”

– Diyanet İşleri

وَإِنَّا لَنَحْنُ ٱلْمُسَبِّحُونَ ١٦٦

“Şüphesiz biz (Allah’ı) tespih edip yüceltenleriz.”

– Diyanet İşleri

AYARLAR
Okuyucu